Alfisti’ler artacak mı?

Alfisti’ler artacak mı?

Alfisti’ler artacak mı?

Otomotiv dünyasında İtalya denince akla gelen otomotiv markaları zarafet timsali ve otomobil sporlarında lider olarak bilinirler: Ferrari, Lamborghini, Maserati gibi birçok çizgi üstü ve ultra lükse kaçan markanın yanında Fiat ve Alfa Romeo küresel ölçekte satış ağı ile büyük bir kitleye hitap ediyor. Stellantis Grubuna dahil edilen 2 markadan Fiat daha çok küresel ölçekte bir marka karakteri yansıtır, yine İtalyandır ama dünyalıdır. Küresel bilinirliği olsa da hangisi daha çok İtalyan sorusunun cevabı ise kuşkusuz Alfa Romeo’dur.  Hem dıştan bakıldığında hem içine girdiğinizde Alfa Romeo İtalyan ruhunu size yansıtır. 20.yüzyılın en başında (1910) da kurulan ve 1986 yılında FIAT Grubuna geçen Alfa Romeo, bir gezgin gibi sonrasında FIAT markasıyla beraber Chrysler Grubuna ve son olarak da 2021’de Stellantis Grubuna dahil oldu ama marka kimliğini ve İtalyan ruhunu korumaya devam etti.

Alfa Romeo son olarak B segmentinde yeni modeli Junior’u çıkardı böylece C segmentine yönelik bir atak da yapmış oldu. Kaliteyi ve kendi ifadeleri ile geri alım değerini (residual value) yüksek tutmayı bir hedef olarak benimseyen ve performans ölçümünü buna göre yapan Alfa Romeo, yeni modeli Junior’la Ekim ayından beri piyasada başarılı bir satış grafiği çiziyor.  

Ekim ayından beri 700’den fazla satılan ve yollarda görünürlüğü artıkça bu başarısını sürdüreceği sinyalini veren Junior, markanın taşıyıcı modeli olarak sıfır araç pazarında Alfa Romeo’nun ciddi bir varlık göstermesine büyük katkı sundu.

Mito ve Gulietta modelinin birçok özelliğini toplayarak SUV bir kasayla tüketicinin ihtiyaçlarına yönelik bir model yaratan Alfa Romeo, uzunca bir süredir yarattığı boşluğu ortadan kaldırmaya yönelik bir çıkış yapmış oldu. Alfa Romeo, Junior modeliyle uzun bir yola çıkmaya ve Junior’un yarattığı havayı kaldıraç olarak kullanmaya eğilimli bir görüntü çiziyor. Buna paralel olarak uzun bir süre yeni bir modelin çıkarılmayacağı söylenebilir.

Aslında B sınıfı olan Junior C sınıfı özellikleri gösteriyor. Bu sayede fiyat/performans çıtasını yükseğe koyan Junior yüksek satış rakamları yakalayabiliyor.  Alfistilerin (Alfa Romeo tutkunlarına takılan ad) karşısına elektrikli ve hibrit motorlarla çıkan Junior için Alfa Romeo yetkillileri menzil ve şarj süresi gibi kavgalara girmeyeceklerinin ve daha çok kaliteye odaklanacaklarının altını çizse de aracın menzil ve şarj verileri otomobil pazarında rekabetçi sayılabilecek bir seviyede görünüyor. Lityum iyon bataryayla çalışan Alfa Romeo Junior, Elettrica versiyonunda 27 dakika şarj ile şehir içinde 592 kilometre yapabiliyor. Şehir dışı verisi olarak da 410 kilometre paylaşılmış.

Ibrida olarak geçen hibrit seçeneğin elektrik motoru ise aracı elektrikle çalıştırmaya programlı, şehir içi kullanımda %50’ye varan oranda devreye girebiliyor. 36 beygirlik 1,2 motor hacimli 48V hibrit motoru ile düşük yakıt tüketimi ve performansı birarada sunuyor. Stellantis’in ürünü olan mild hibrit motor, E-DCT tipi şanzıman ile 136 HP / 220 Nm tork üretiyor. Junior modelinin en yüksek tork ve beygir gücüne sahip Veloce versiyonu ise henüz Türkiye’de pazara sunulmadı, önümüzdeki aylarda gelebilir.

Dış hatlarında klasik Alfa Romeo tasarım dilinin hâkim olduğu Junior, modern ve klasik arasında bir bağ kurma üzerine geliştirilmiş. 33 Stradale modelinden alınan farlar, Scudetto olarak bilinen Alfa Romeo logosu yine önde merkezde yer alırken, tekerleğe doğru genişleyen çamurluk ağzı, dört yapraklı yonca şeklindeki jantlarla uyum içinde bir görüntü veriyor. Camın arkaya doğru uzaması, araç boyunu daha büyük gösteriyor. Araç 4.170 mm uzunluğu ile aslında bir B SUV iken C SUV algısı veriyor. Arkaya baktığımızda ise üçer çizgi olarak görünen LED’ler ve ortadaki geri vites kamerası ile tasarımda yeterince farklılık yaratılmış. Adeta arkadan kesilmiş gibi bir efekt verilen bagaj üst çizgisi, arka stop, arka far ve camlar tek bir parçaymış hissi vermeyi hedefliyor. Bir İtalyan estetiği.

Eski Alfistiler yeni modele birçok eleştiri getiriyor. Alfisti deyip geçmemek gerek zira Alfa Romeo’nun satıldığı bütün ülkelerde aynı adlı klüplerle örgütlenmiş bir fan topluluğundan bahsediyoruz. Ancak Alfa Romeo yetkilileri bu görüşlere katılmıyor. Sebebi de Alfistileri haksız bulmaları değil. Rekabet sadece eski müşterilerle devam edemeyeceği için bu eleştirilere göğüs germeyi tercih ediyorlar.  Kendi deyimleri ile “yeni müşterilere eski müşterilerin ruhunu getiren” bu anlayışı eski ve yeni arasında bir çeşit sentez olarak düşünüyorlar.

Kokpite oturduğumuzda bizi gözümüzü yormayan simetrik ve yatay bir bilgi ekranı karşılıyor. Junior’un sportif direksiyonu Alfa Romeo’nun klasik duruşunu yansıtıyor. Arka diz mesafesi yeterli ancak yolcu için fazla cazip özellikler yok. Daha çok şoför rahatlığı düşünülerek Stellantis yapımı bir multimedya ekranı ile grubun ortak teknolojik anlayışından ve teknik altyapısından destek alınmış.  Bagaj 415 litre ile B crossover bir model için yeterli hacmi sunuyor.

Süspansiyon ve üstün yol tutuşu ile Alfa Romeo Junior klasik italyan tarzını devam ettirme düsturuna uygun davranmış. Bir başka yenilikçi özellik ise elektrikli bir araçta ilk kez kullanılan Torsen diferansiyel. Virajlarda hissedilen bu fark sayesinde sürüş keyfi ve sürüş güvenliği artırılmış.  

İlginç olan bir nokta aracın Polonya üretimi olması ve bu nedenle İtalya’da ufak çaplı denebilecek bir kriz yaratması. Asıl düşünülen isim Milano. İtalyan hükümeti, yasa gereği İtalya’da üretilmeyen bir aracın İtalya’da bir şehrin ismini almayacağını bildirmiş bunun üzerine şapkadan daha doğrusu isim havuzundan 48 saatte Junior ismi çıkmış. Bunu da bir rekor diye anlatan Alfa Romeo yetkilileri daha satışa bile başlamadan ayrı bir hikâye çıkarmış. 

Alfa Romeo, kendisine gönülden bağlı Alfistilerini kaybetmeden yeni Alfistiler kazanabilecek mi? Bunu zaman gösterecek. Elektrikliye geçişini 2027’de tamamlamayı hedefleyen Alfa Romeo geleneğini koruyarak geleceğe ortak olmak istiyor.

 

 

 

Advertisement Advertisement