Japon Markaları Birleşemedi

Japon Markaları Birleşemedi

Nissan-Honda-Mitsubishi Ortaklığı Suya Düştü

2024 yılının son günlerinde Nissan, Honda ve Mitsubishi arasındaki birleşme haberi ile çalkalanan otomotiv sektörü ocak ayının büyük bölümünü bu birleşmenin sebepleri, gelişmeleri ve olası etkileri üzerine geçirdi. Bu konuda çok ciddi analizler yapılarak otomobil pazarında yükselmesini sürdüren Çinli markaların bu tip birleşmeleri zorunlu kıldığı ve Japonya’nın bu konuda bir hamle yapması gerektiği üzerinde duruldu.

Ama son gelen bilgilere bakılırsa birleşme konusunun artık gündemde olmadığı ve görüşmelerin resmi olarak sonlandığı netleşti. Japonya’dan gelen haberler, Nissan CEO’su Makoto Uchida’nın, Honda’ya ortaklık müzakerelerinin sona erdiğini bildirdiğini teyit eder nitelikte. Bu haber doğruysa Japon devlerinin birleşerek dünyanın en büyük 3.otomobil üreticisini meydana getirme hedefi de tozlu raflara kalkmış oldu.

Birleşme konusu ortaya çıktığında Nissan’ın büyük ortağı Renault’nun bu gelişmeye nasıl yaklaştığı en çok merak edilen husustu. Ortaklıkta Renault’yu istemeyen Honda’nın, Renault’nun %36 olan ve 3,5 milyar dolar tuttuğu tahmin edilen Renault hisselerinin alınmasını istediği ancak bu tutarın Nissan tarafından karşılanmasının çok zor olduğu konuşulmuştu.

Bununla beraber bu birleşmenin ortaklara nasıl bir katma değer yaratacağı ve elektrikli araçlarda nasıl bir yenilikçi özellik veya teknolojik gelişme sağlayacağı da ciddi bir soru olarak hep soruldu.  Otomotiv sektörü şimdi de doğal olarak bu son gelişmenin dinamiklerini anlamaya çalışıyor. Honda hisselerinin son haberlerden sonra yükselip Nissan hisselerinin ise düşüşe geçmesi de buna dair işaretleri veriyor.

Mitsubishi cephesi ise olayın başından beri sessiz kalmayı tercih etmişti. Bu durum Mitsubishi’nin konuya farklı yaklaştığı yorumlarına neden olmuştu. Mitsubishi bu birleşme haricinde de varolmak istediğine dair haberleri yalanlamayarak bir nevi teyit etmişti. Bağımsız marka kimliğini korumayı öncelik olarak gören Mitsubishi’den gelen haberler bir şeylerin ters gittiğinin de habercisiydi.

Mitsubishi’nin farklı bir anlayış çizdiği haberleri bir yana, esas sorunun Honda ile Nissan arasında olduğu anlaşılıyor. Ana nedenin Honda’nın Nissan’ı şirketin bir parçası haline getirmek istemesi olduğu bunun da Nissan tarafında tepkiye yol açtığı iddia edildi. Benzer bir tepkiyi Mitsubishi’nin de göstermiş olması şaşırtıcı değil.

Nissan, maliyet tedbirleri çerçevesinde geniş çaplı işten çıkarma ve üretimi düşürme planları yapıyordu. Buna ek olarak Trump yönetiminin, Nissan’ın Meksika’da yaptığı üretimle ilgili koymak istediği gümrük vergisi tehdidi ciddi bir baş ağrısıydı. Dolayısıyla bu birleşmeye en çok ihtiyacı olan markanın Nissan olduğu genel kabul görüyordu. Reuters’e dayanarak verilen haberlerde Nissan’ın Honda ile birleşmekten vazgeçerek, teknoloji odaklı bir birleşme ve gelişme stratejisine yöneldiği iddia ediliyor.

Bu noktada en çok adı geçen şirket Tayvan’ın teknoloji devi Foxconn. Foxconn, büyük bir teknoloji üreticisi ve Apple’ın en büyük iPhone tedarikçisi olarak bilinse de son yıllarda elektrikli araç konusundaki yatırımlarına hız veren bir şirket. Kendi otomobil markasını yaratmaktan çok, otomobil üreticileri için tasarım ve üretim hizmeti sunmayı hedefliyor. Foxconn yaptığı açıklamada, Nissan’ı satın alma gibi bir niyetlerinin olmadığını ve sadece iş birliği hedeflediklerini açıkladı. Bu gelişmelerden sonra Nissan’ın birleşem konusunda rotayı ABD’ye çevirdiği konuşulmaya başlandı.

Sonuçta otomobil pazarında ortaya çıkan birçok sorunu aşmak için bilgi ve teknoloji ihtiyacı olan Japon şirketlerinin birleşerek hangi noktaya gelecekleri sorusu çok değerli bulunuyordu. Kalite algısı, hibrit motorlar ve kurum kültürü gibi konularda parmakla gösterilen lider Japon markalarının asıl sıkıntı yaşadıkları alan başkaydı. Şöyle bir bakarsak elektrikli araç pazarında Japon firmalarının ciddi bir payı yok. İilk 20’de sadece Panasonic var onun da temel ortaklığı Tesla ile. Pazar lideri Toyota daha çok hibrit ve hidrojen üzerine yoğunlaşmış durumda. Araç pili pazarında ilk 20 içinde daha çok Çin ve Amerikan firmalarının adı geçiyor.

Dolayısıyla benzer iş kültürlerine sahip olan, halihazırda birçok konuda iş birliği olan bu 3 Japon markasının birleşme iradesinin, geniş nüfusundan beslenen ölçek ekonomisi ve ciddi yatırım yaptığı batarya teknolojisi avantajlarını kullanan dev Çin markaları ve yükselen Amerikan pazarı ile nasıl baş edeceği tam anlaşılamamıştı. Elektrikli araç teknolojisindeki maliyet ve teknolojik meydan okuma dışında, yenilikçi özellikler ve otomobil tasarımı gibi konular Japon otomobil markaları için son dönemlerde esas geliştirme noktaları haline gelmişti. Bu birleşme bu sorunları aşmak için herhangi bir perspektif sunmuyordu.

Hikâyenin bu kadar kısa sürmesi, birleşme iradesinin ardında, lider Japon otomobil markalarının Japonya dışına satılmasından pek hoşlanmayan ancak bir yandan da ön planda görünmek istemeyen Japon Hükümetinin olduğu yönünde çıkan haberleri de dolaylı olarak teyit etmiş oldu.

Önümüzdeki günler Nissan’ın nasıl bir yol çizeceğini gösterecek. Burada Renault’nun hamlelerinin de belirleyici olacağı anlaşılıyor. Honda ile Mitsubishi’nin bundan sonra nasıl bir strateji ile rekabette var olacakları da gündem olmaya devam edecek.