Oto Müzik Sistemlerinin Tarihi

Oto Müzik Sistemlerinin Tarihi

Otomobilde Müzik Keyfi Nasıl Gelişti

Teknolojik gelişmelerin günümüzdeki kadar hızlı bir devinim içinde olmadığı 70li 80li yıllara kadar, otomotiv markaları sadece motor, şanzıman ve güvenlik gibi temel teknolojik sistemler ile değil, araç içi konfor ögeleri ile de öne çıkmaya çalışırdı. Bu özellikler kimi zaman koltuk konforu kimi zaman tasarıma eklenen bir detay ama en çok da araç içi müzik sistemleri olurdu.

 

Ülkemiz otomobil pazarında 80li ve 90lı yılları yaşamış olanlar müzik sistemlerinin, radyo-teyplerin, equalizerların ve hoparlörlerin ne kadar önemli olduğunu hatırlar. Özellikle gençler arasında dolaşan kataloglar, toplanma mekanlarına getirilen araçlara eklenen sistemler sosyal hayatın da önemli bir parçası olagelmişti. Dünyanın önemli markaları ülkemiz pazarına girmişti. 80lerin sonundan itibaren otomobil markalarının ve araç ithalatının artması da müzik sistemlerinin ülkemizde de çok önemli bir sektör haline gelmesini sağladı.

    

Biraz geriye gidip müzik sistemlerinin tarihçesine bakınca araç içi müzik sistemlerinin tarihsel gelişiminin, teknolojik ilerlemeler ve tüketici ihtiyaçları doğrultusunda şekillendiği görülüyor. Kronolojik olarak önemli dönüm noktalarını şöyle bir gözden geçirirsek en çok 20 senede bir büyük bir dönüşümle tüketicinin farklı sistemlerle buluştuğu bilgisine ulaşıyoruz. Son 20 yılda ise dönüşüm hızı 2-3 katına çıkmış durumda.

İlk araç radyoları 1920’lerde çıkmıştı. Bu konuda öncü otomobil markası Chevrolet, 1922’de bazı modellerine "Radio Conductor" adlı bir araç radyosu ekledi, ancak bu sistem büyük ve pratik değildi. 1930 yılında ise Motorola (o dönemdeki adıyla Galvin Manufacturing Corp) ilk ticari araç radyosu olan "Motorola 5T71"'i tanıttı. Ancak bu sistem de pahalıydı ve sadece lüks araçlarda bulunabiliyordu.

Savaş yıllarında haliyle durgunluk yaşayan otomotiv sektöründe daha sonrasında 1950’li yıllarda araç içinde pikap olan araçlar piyasaya çıktı. Ülkemize de bir dönem ithal edilen bu modellerin öncülüğünü 1956’da Chrysler, "Highway Hi-Fi" adlı bir araç içi pikapla yaptı. Bu devir çok uzun sürmedi. Özel küçük plaklar (16⅔ devir/dakika) kullanıyordu, ancak titreşim ve sarsıntı nedeniyle başarısız oldu.

1960’lardaki -bugün hiç bilinmeyen-sekiz parçalı teyplerden sonra 1970’ler kasetçalar da dediğimiz teyplerin yükselişine tanık oldu. Yaşı 50’yi geçmiş olanların çok iyi hatırlayacağı gibi bu kasetler sonsuz bir bandın üzerine alınmış ve doğal ses veren son teknoloji idi. Araçta mutlaka bir tükenmez kalem bulundurmak gerekirdi zira bu bant bazen kasedin dışına çıkar kalem yardımıyla tekrar yörüngesine yerleştirilir bazen de kaldırıp atmak gerekirdi.1984’te Sony’nin çıkardığı walkmanin etkisi ile taşınabilir müzik kültürü arttı, araçlarda kasetçalarlar standart hale geldi.

1980’lerin ortasından itibaren CD çalar dönemi başladı ama yaygınlaşması hemen olmadı kasetçalarlar da uzun süre devam etti. 1985 yılında Sony ve Philips, araç için ilk CD çaları (CDX-1) tanıttı. İlk başta lüks otomobillerde (Mercedes, BMW gibi) kullanıldı.1990’larda ise CD çalarlar, orta segment araçlarda yaygınlaştı. Çoklu CD değiştiriciler (6-10 veya 12 diskli) popüler oldu. Artık kasetçalarlı ve hele sadece radyolu araçlar klasik sayılıyordu.

2000’lerde ise MP3 dönemi başladı, 2001’de araçlarda MP3 çalma özelliği sunan ilk stereo sistemler çıktı.2004 yılına gelindiğinde USB bağlantı noktası olan ilk araçlar (BMW 5 Serisi gibi) piyasada görüldü. Bir süre sonra tüm yeni modellerde USB bağlantısı yenilikçi özellik olarak standart donanımın içinde olacaktı. Sonrasında iPhone dönemi ile Bluetooth müzik akışı önem kazandı.

Ancak 2000’lerle başlayan iletişim devrimi herşeyi o kadar etkiledi ki artık hiçbir sistemin modası 10 yılı geçemez oldu. Akıllı bağlantı ve nesnelerin internetinin ortaya çıkmasıyla 2010’lardan itibaaren Apple CarPlay ve Android Auto entegrasyonları başladı. Bu sistemler artık aracın sürüş güvenliği, yol tutuş ve motor gücünü/sürüş modunu ayarlayan sistemlerle entegre olarak da çalışabiliyor. Onu Spotify, Tidal gibi streaming servislerinin araçlarda doğrudan kullanılabilir hale geldmesi takip etti. Artık sesli asistanlarla araçtaki her sistemi yönettiğimiz dönemlere geldik.

Gelecekte bizi neler bekliyor? Her yere girerek yaşamı altüst eden yapay zekanın araçlara girmemesi düşünülemez. Bunaa bir de kişiselleştirilmiş ses deneyimini ekleyin. Ses sistemleri, sürücünün ruh haline göre müzik seçen yapay zekâ destekli sistemlere evrilecek. Araç içi 3D ses teknolojileri (Mercedes Burmester, Volvo Bowers & Wilkins gibi) öne çıkacak.

Advertisement